Göteborg’da üç haftadır yağmur yağmadı. Üstelik de hava sıcak ve güneşli. Tüm İsveçlilerle birlikte aklımızı oynatmamıza az kaldı; çünkü hava güzelken içerilere tıkılıp kalmanın suçluluk duygusu o kadar büyük ki, günlerdir eve girmek bilmedik, aktiviteden aktiviteye koşturmaktan yorulduk. Son günlerde kendimi ‘Bir günlüğüne yağmur yağsa da biraz dinlensek’ derken bile buldum ve hemen susturdum!
Haftasonları genelde arkadaşlarımızla şehirdeydik. Bir kafenin bahçesinde güneşin altında otururken ‘hadi şehir bisikleti kiralayıp gezelim’ dedik ve kalkıp bisikletle şehri turladık. O sırada dondurmacı görüp ‘Aa hadi dondurma yiyelim’ diyip bisikletleri bırakıp, parkta çimlere uzanıp dondurma yedik. Sonra yolda segwayle gezenleri görüp onların peşine takıldık. Kararmayan gecelerde hep sokaklardaydık, evde olduğumuz sürede bile balkondan içeri girmek istemedik; çünkü biliyorduk ki bu günler geçecek ve bir sene boyunca hiç gelmeyecek.
Geçtiğimiz cumartesi değişiklik olsun diye daha önce hiç gitmediğimiz, Göteborg’un güneyinde, küçük bir yarımada olan Särö‘ye gittik. Ana yoldan ayrılan, iki arabanın zor geçeceği genişlikteki yolu takip ederek, deniz kenarına vardık.
Deniz kenarındaki güzel restoranı ardımızda bırakıp, bu binanın arkasından devam eden patikayı izledik yürüyerek. Deniz kenarındaki bu patika boyunca insanlar kayalıklara uzanmış güneşleniyorlardı. Biz de biraz dolaşıp beğendiğimiz bir yere piknik örtümüzü ve havlularımızı serdik.
Denize giren insanlardan cesaretlenip ‘yüzülür mü acaba?’ dedik, fakat dizlerimize kadar suda girince suyun bizim için hala yüzülemeyecek kadar soğuk olduğunu anladık. Zaten su çok derin olmadığı için mayolu insanlar da bizim gibi suda geziyorlardı :)
Ben soğuk suyu hiç sevmeyen Barış’ı tabi ki suya girmesi için ikna etmeye çalıştım ve sonunda suya atılmakla tehdit edildim! :)
Orada bir kaç saat kaldık. Hem güneşlendik, hem yanımızdaki yiyeceklerden atıştırdık. Oraya bisikletle gelen Jordanka ve Nikola’nın bisikletlerini hepimiz birer tur ödünç alıp gezdik. Çıplak ayak kuma, çime, asfalta basmanın tadını yaşadık (Barış bu tadı o kadar yaşadı ki, dönüşte arabayı da yalın ayak kullanıp eve kadar öyle gezdi). Bu yaz bitmeden gidilecek yerler listemizde olan Särö’yü bu güzel günde görmüş olduk.
Gençler! :)
:)