Milano’da Elvin’le geçirdiÄŸim günler çok güzeldi. Neredeyse altı aydır görüşememiÅŸtik, o yüzden bu bir kaç gün bizim için çok deÄŸerliydi. Bu Milano’ya üçüncü kez gidiÅŸim oldu. Zaten İtalya’nın diÄŸer büyük ÅŸehirlerine göre pek turistik olmayan bu ÅŸehirde önceki gidiÅŸlerimde görülmesi gereken yerleri bitirmiÅŸtim. Bu sebeple koÅŸturmadan, canımızın istediÄŸince ÅŸehrin tadını çıkardık. Giderken hayalini kurduÄŸum ÅŸeylerin hepsini gerçekleÅŸtirdim; bol bol dondurma ve brioche yedim, ÅŸarap içtim ve tadına doyulmayan İtalyan pizzalarında sınırlarımı zorladım.
Bir de -ilginç gelecek ama- çokça sushi yedim. Sushi Milano’da en popüler yiyeceklerden biri haline gelmiÅŸ. Elvin’den neredeyse her hafta ‘bugün sushi yedik’ lafını duymam boÅŸuna deÄŸilmiÅŸ. Japon restoranları ve ayaküstü yemelik temaki ve sushi satan yerlerin sayısı neredeyse pizza restoranlarından daha fazlaydı. Milanolulardan da bu mutfağın son yıllarda çok ilgi çektiÄŸini duydum. Japonya’daki kadar olmasa da, İsveç’tekinden daha güzel sushiler yedim. En eÄŸlenceli kısmı da 15 euro verip sayfalar dolusu listeden istediÄŸimiz kadar istediÄŸimiz çeÅŸitlerden sipariÅŸ verebiliyor oluÅŸumuzdu. Tek kural tabakta arttırmamak; eÄŸer artarsa yeniden belli bir miktar para ödemek zorunda kalmak epey mantıklı bir uygulama. Böylece hem güzel sushilere doyamadığım için, hem de çok doyduÄŸum halde sipariÅŸ verdiklerimi bitirmek zorunda olduÄŸum için kapasitemin 3 katı kadar sushi yedim bir öğünde :) (hmm çok güzeldi.. son lokmaları yerken bir daha sushi yiyemem sanmıştım ama yazarken yine canım istedi).
İtalya’daki en sevdiÄŸim ÅŸeylerden biri de sabah kahvaltısındaki brioche ve cappuccino ikilisi. Brioche bildiÄŸimiz kruvasanın aynısı sayılır, yalnızca Fransız kruvasanından daha yumuÅŸak ve daha az yaÄŸlı olduÄŸu söyleniyor. Milano’daki tüm pastanelerde öğlene kadar tükenen bu müthiÅŸ lezzeti kaçırmamak için erken kalkmak hiç mantıksız deÄŸil :) Sade, nutellalı, kremalı ve marmelatlı çeÅŸitlerinden en sevdiÄŸim kremalı olanıydı. Elvin ve Candan’la (Elvin’in hem ev arkadaşı hem en yakın arkadaÅŸlarından biri) her sabah onların deneyip onayladıkları pastanelerinde brioche ve cappuccinoyla dedikodu eÅŸliÄŸinde güne baÅŸladık.
Günlerimiz genellikle kahvaltı rutininin ardından, ÅŸehirde dolaÅŸmak, Elvin’in günlük hayatının izinde yeni ÅŸeyler keÅŸfetmek, yemek yemek ve akÅŸam da hep beraber dışarıda içmek olarak geçti. Milano klasik İtalyan ÅŸehirlerinden biraz farklı olsa da bana sıcak, samimi İtalya havasını yaÅŸattı. İskandinavya’dan sonra, bir kez daha İtalyanların Türklere ne kadar benzediklerini ÅŸaşırarak farkettim :)
Milano’nun ünlü Galleria‘sı, dünyanın en eski alışveriÅŸ merkezlerinden biri
Galleria’nın giriÅŸi
En sevdiÄŸimiz Brioche’cu Pave’nin iki saat iÅŸgal ettiÄŸimiz bankları
10 Corso Como‘nun güzel binası
Milano’daki yapıların en güzellerinden biri Duomo
Milano’da yenilmesi ÅŸart olan Panzarotti‘yi en güzel yapan yer, bu fotoÄŸrafın neredeyse aynısını iki sene önce de çekmiÅŸtik, burada.
Milano’nun en güzel bölgelerinden biri Brera
15.yüzyıldan Milano kalesinin iç avlusu
Leonardo Da Vinci
İtalyan mutfağıyla ilgili aradığınız her şeyi bulabileceğiniz gurme dükkanı Eataly
Milano’nun belki en güzel yeri Navigli
Elvinler’in terası
Bol bol yiyip, içip, gezdiÄŸim, özlediÄŸim akdeniz havasını soluduÄŸum, eski günlerdeki gibi kız kıza eÄŸlendiÄŸim unutulmaz bir tatil geçirdim. Elvinle böyle günleri daha sık tekrarlamamız gerektiÄŸine kadar verdik. Milano’yu artık karış karış bilsem de İtalyan mutfağına ve sıcak havaya doyamadım. Elvinle bir sonraki tatilimiz nerede olur bilmiyorum ama İtalya’da bir sonraki durağım kesinlikle güneylerde bir yer olacak. O zamana kadar İsveç’teki dondurma, pizza ve ÅŸaraplarla idare edeceÄŸim :)
mini mini gizmo:*
ooo hiç bu kadar yemek yediğin gezini hatırlamıyorum :)